top of page

The Wild Hunt
Çiftçiler ve çobanlardan, ebelerden sütçülere – gökyüzünden vuran hayaletlerin hikâyeleri, fısıltılı olarak kıtanın tüm sıradan halkı arasında paylaşılıyor. Vahşi Av diyorlar. Ne vakit bunlar görülürse; rüzgârlar ve sert rüzgârlar, fırtınalar ve tipiler ortaya çıkar, buz gibi soğuk artsa da güneş önceki gibi parlar. Bazıları sadece şok edici soğukla karşılaştıklarını hatırlıyor ve kışla beraber her zaman atlıların geldiğini iddia ediyorlar. Ama ayır, bu yüzden değil – Avcılar kendisiyle buzu getiriyor.

Onun ardından ölüm ve savaş ya da batıl inanç gider. Oysa kötülük kendisini avlar. Bunun arkasında on ila yirmi yaz, aslında yabani bitki yıllarında, halkı, en sık delikanlıları tutsak alır. Gülük avlanmalarda yok olma, uzun yıllar sonra sadece geri dönmek arasındaki zamanda ne geçtiği hiçbir anı…

Photos by: CDProject 

bottom of page