top of page

The Wonders of Zerrikania
Birçok seyahatlerim sırasında sıra dışı yerler gördüm -Brokilon’u ilkel vahşilerini, bulutlarda kaybolan yüksek ağaçlar, Mahakam Mountains’de cesurca oyulmuş duvarları saf altınla kaplı cüce odalarını, süslenmiş (don pencereler) Pont Vanis buz sarayını, henüz bu tür yapılanların hiç biri haklı olarak beni ünlü Zerrikania kadar etkilemedi.

Oysa ben Fiery Montains’i geçmekte iken, diğer taraftan beni hayal kırıklığının beklemesinden korkuyorum. Ben Zerrikania ile ilgili biçok fantastik masal duymuştum: sonsuz kumsallar, Beyaz tenlileri yakan güneş, altın (ejderha büyüklüğünde), kum tepeleri arasına yuva yapmış dokumacılar, önsezi ( destekli atmaları mümkün kırlangıçlar bile su olmadan bir hafta yaşayamaz) henüz hiçbiri bana makul görünmüyor. Ben hislerimden eminim fakat bazı ozanların aşırı aktif olan hayalleridir.

Sevgili okuyucum, biliyorum bunlara inanmak senin için zor olacak, benim içinde öyleydi fakat inanılmaz hikâyelerin hepsi doğru çıktı. Sadece bu değil: Aylar süren seyahatlerim sırasında, Ben seyahatnamelerde daha önce bahsedilen şeyleri çok aşacak harikalara rastladım. Ben ejderhalara tapınmak için adanmış tapınaklar gördüm. Neredeyse insan sesine benzeyen seslerini duydum ama binlerce yankıyla yansıyor. Leopar derilerine bürünmüş savaşçı hizmetçilerle karşılaştım, tepeden tırnağa dövmeli kılıç ustası witchers’a aman vermedi. Ateşin gücünü yönlendiren büyücüler gördüm. Görünüşte zararsız küçük bir ısırıkla, bir adamı, derin bir ölüm uykusuna yatıracak sinekler gördüm. Kısaca, Zerikania topraklarında fantastik şeyler normaldir ve günlük imkânsız şeyler oluşur…

 

Photos by: CDProject 

bottom of page